Kayıtlar

Âlemlere Rahmetin Doğum Gecesi: Mevlid

Resim
Hayatın gayesi, yaratılışın mânâsı silinmiş, yok olmuştu. Her şey mânâsız, başıboşluk ve hüzün örtülerine bürünmüştü. Ruhlar bir şey bekliyor, bir nurun zulmet perdesini yırtmasını içten içe hissediyordu. O vahşet devrinde kâinat ufkundan bir güneş doğdu. Bu güneş, âhir zaman Peygamberi Hz. Muhammed Aleyhissalâtü Vesselam idi. Tarihin seyrini, hayatın akışını değiştiren bu eşsiz olay, dünyayı yerinden sarsan değişimlerin en büyüğü idi… İşte insanlığın akıl ve kalbinde düğümlenen “Necisin, nereden geliyorsun, nereye gidiyorsun?” sorularını, düğümlerini çözüp kâinatın Sahibini ilân ve ispat edecek bir zatın teşrifi sadece insanların ruh ve kalbinde değil, diğer varlıklarda, hattâ cansız eşyada bile yansımasını bulacaktı. Doğudan batıya bütün âlemin nurlara büründüğü, İlâhî değişimin tecelli ettiği o gece neler oldu neler? Yahudi ileri gelenleri ve âlimleri, kitaplarında daha önce rastladıkları işaret ve müjdelerin açığa çıktığını gördüler. Kimsenin haberi olmadan en önce onlar bu müjdeyi...

ALLAH'A DOST OLMA FIRSATI

Resim
  Bismillâhirrahmânirrahîm. Elhamdülillâhi Rabbül âlemîn. Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ Muhammedin ve ala âlihi ve sahbihi ecmaîn. Peygamber Efendimiz (s.a.v) talim makamında, ümmetine ders verme makamında “Ey ümmet ben günde yetmiş defa Allah’tan mağfiret talep ediyorum.” buyuruyor. Yani bu demek oluyor ki; benim ümmetimin günde en az yetmiş defa istiğfar etmesi lazım. Peygamber Efendimiz (s.a.v) “Ey ümmet şu başınızdaki göz sadece şu âlemi görüyor, şu perdenin arkasındaki dehşetli hadiseyi göremiyorsunuz. O perdenin arkasında sizleri neler beklediğini, cennet denilen şeyin ne olduğunu, cehennem denilen hadisenin dehşetini bilseniz, eğer benim bildiğim, gördüğüm şekilde siz de bilip görmüş olsaydınız haliniz böyle olmazdı. Vallahi dünyada pek nadir bir şekilde görme hâsıl olacaktır. Siz göremeyeceksiniz, görseydiniz ağlamanız çok fazla olacaktı. Lakin bu kâinatın arkasında, şu perdenin arkasında sizi neyin beklediğini bilmediğiniz için meseleye çok ehemmiyet vermiyorsunuz.” Fa...

İMAN NEDİR, MÜMİN KİMDİR?

Resim
  İman, kelime olarak, “içten kabullenmek, kalple tasdik etmek, güven vermek, emin olmak” manalarına gelir. İman hak olan şeylere olduğu gibi, batıl olan şeylere de olur. Putlara, batıl işlere, şeytana, cinlere, sihirbazlara, kahinlere, nefsani kötü şeylere inanmak gibi. Dinimizde iman, yüce Allah’ın varlığına ve birliğine, O’nun yarattığı meleklerine, indirdiği kitaplarına ve gönderdiği peygamberlerine, öldükten sonra dirilmeye, ahret gününe, hayır ve şerrin Allah’ın yaratmasıyla olduğuna yani kadere inanmaktır. İman kalbin amelidir; merkezi kalptir. Kalp içine atılan ilahi nurla hakkı tanır, onu kabul ve tasdik eder. Kalbin içine nur konmasına , onun imana ve islam’a açılmasına “hidayet” denir. Hidayet Allah’tan, kabul kuldandır. “Onlar, gayba iman ederler.”(Bakara2/3)  Şu ayetler imanın kalbe ait bir amel olduğunu göstermektedir: “Allah onların kalplerine imanı yazdı” (Mücadile 58/22). “Onlar, dilleriyle, ‘inandık’ dediler, halbuki kalpleri iman etmedi” (Maide 5/41). “ Kalb...

BÜYÜKLERİN HAYATI/ŞEYH FETHULLAH VERKANİSİ (k.s)

Doğum Yeri Şeyh Fethullah (k.s.), H. 1263/ M. 1846 tarihinde Siirt iline bağlı Baykan kazasının Verkanis isimli köyünde doğmuştur.  Nisbesi Şeyh Fethullah Verkanisî'dir. Fıkıh ilmindeki yüksek seviyelerinden dolayı kendileri; Şeyhu'ş Şeriati diye şöhret bulmuştur.  Çocukluğu Şeyh Fethullah Verkanisî Hazretleri, ikisi erkek ve dördü kız olmak üzere altı kardeştirler. Fethullah Verkanisî Haretlerinin babası O daha çok küçükken vefat ettiği için bakımını ağabeyi üzerine alır. Kendisi ticaretle meşgul olup çok zengin denilebilecek kadar varlıklıdır. Ağabeyi önceleri kardeşini de ticarete yöneltmek ister ancak Fethullah Verkanisî Haretlerinin ticarete meyilli olmadığını görünce evde bulunan baba ve dedelerinden kalma büyük kütüphanedeki kitapların garip, boşta kalmaması için Fethullah Verkanisî Hazretlerini okutmaya karar verir ve medreseye gönderir.  Medrese Hayatı Medrese hayatı Fethullah Verkanisî Hazretlerinin fıtratına tam uygunluk arz ettiğinden, gayet başarılı olup tüm ...