GÖNÜL DİYARI: NURŞİN
"Nakşibendî dergâhıdır bu
makam-ı dilküşâ
İşte meydân-ı muhabbet Gel Azizîm Merhabâ"
NURŞİN
Bir ilim ve irfan merkezi
olan, Bitlis ile Muş arasındaki Nurşin; dağ eteklerine kurulmuş, ismi ile
müsemma, nurdan gelen yüce gönül sultanlarının yetiştiği yerdir. Nurşin'in
kelime anlamı; "nurun yayıldığı, yeşerdiği yer" dir.
Beldeleri güzel ve
anlamlı kılan insanlardır. O beldelerde yetişen insanların oralara ektikleri
ufak tohumların yetişmesi, kök salması ve ulu bir ağaç hâline gelmesidir
oraları anlamlı kılan. Geçmişten bugüne binlerce evliyanın ve ulemanın
mürebbiliğini yapmış. Abdurrahman-ı Taği (k.s.); Nurşin'e gelip yerleşmeseydi,
binlerce gönül sultanını yetiştirmeseydi Nurşin'in bugün diğer ilçelerden ne
farkı olurdu?
İşte Nurşin de bir edep,
takva, arifler diyarıdır...
Eğer biz bugün Nurşin'i
inceleyecek olursak iki yönü ile bu beldeyi ele almamız gerekir:
1. Nurşin medreseleri ve
hizmetleri
2. Nurşin'in yetiştirdiği
mutasavvıflar
Tasavvuf kaynaklarında; tasavvufi hayata girmek, bir mürşide
bağlanmak isteyenler için gerçek bir şeyhte aranması gereken nitelikleri
anlatılır. Bunların başlıcaları şöyle özetlenebilir: "Şeyh ilim, irfan ve
eserleriyle temayüz etmiş olmalıdır. Veli olması yeterli değildir, aynı zamanda
mürşid olmalıdır. Günlük hayatı müstakim olmalıdır. Belli bir tarikatın
kuralları doğrultusunda tasavvufi eğitimini (seyr-ü süluk) tamamlamış
olmalıdır. Müritlerini yetiştirmekteki yeteneği kabul edilmiş olmalıdır. Dini görevleri
yerine getirmede ciddiyet sahibi olmalıdır. Tekelci olmamalı; kendi dışındaki
şeyhleri kötülememeli, küçük görmemelidir. İnsanları eğitmek bir yetenek
işidir. Öğretmek ve eğitmek herkesin yapabileceği bir iş değildir. Bu nedenle
şeyh, Allah vergisi bir kabiliyete sahip olmalıdır." denilir.
Nurşin'e gelip yerleşen şeyh Abdurrahman-ı Taği (k.s),
yukarda bahsedilen vasıflarla muttasıf birçok âlim ve mutasavvıf yetiştirdi. Bu
vasıfları haiz, bütün güzellikleri şahsında toplamış olan bu mübarek insanlar;
topluma çok büyük hizmetler yaptılar. Aynı vasıftaki eğitim Nurşin'de hâlen
sürdürülmektedir.
Nurşin Medresesi İslam âlemine şu ünlü din âlimlerini
yetiştirdi:
Şeyh Fethullah-ı Verkansi (k.s),
Şeyh Alaaddin (k.s) ,
Şeyh Şefik Arvasi (k.s) (Sultanahmet Camii eski imamı),
Sadrettin Yüksel (k.s),
Molla Abdülhakim Arvasi (k.s),
Mehmet Emin Er Hoca(k.s),
Halil Gönenç (k.s) (Urfa eski müftüsü),
Ali Arslan (k.s) (Tekirdağ eski müftüsü),
Ahmet Meylani (k.s) (Hidaye mütercimi),
Mazhar Taşkesenoğlu (k.s) (İbn Abidin mütercimi),
Molla Hasip Seven (k.s) (Kozluk eski müftüsü),
Bediüzzaman Said-i Nursi (k.s) ,
Molla Muhammet Şirin (k.s) (Çanakkale eski müftüsü),
Molla Asım Abidin (k.s) (Beykoz-İstanbul eski müftüsü),
Molla Muhyeddin (k.s),
Şeyh Halid (k.s), Şeyh (k.s),
Molla Ramazan El Buti (k.s),
Molla Muhammed (k.s),
Mehmet Çağlayan Hoca (k.s) (Muş ve Niğde eski müftüsü),
Molla Abdülkerim Saruhan (k.s) (Bitlis eski müftüsü),
Molla Burhan (k.s) (Tillo şeyhi)
Şeyh Fadlullah Hazretleri (k.s)'nin ifadesi ile: ''Nurşin,
birçok şeyhin ve medresenin bir arada bulunduğu bir yerdir. Nurşin'de Arap,
Türk, Kürt hep bir arada kardeşçe yaşamışlardır. Bu herkese örnek olmalıdır.
Nurşin'e bağlı tekkeler Nurşin'i dikkatle incelemeli ve Nakşibendî tarikatına
bid'atlar sokmadan devam etmelidirler."
Mutasavvıflar caddesinin en önünde yürüyenler olmalarına
rağmen tüm Müslümanların hizmetlerini; aileleri, çocukları, kardeşleriyle
yapmaya çalışan insanlardır Nurşinliler...
İnsanoğlunun tarihsel gelişim sürecinin dönüm noktalarında
bazı mekânların kendine has bir rolü olduğu görülür. Nurşin de bu mekânlardan
biridir. Nurşin doğuda bir medeniyet merkezidir. Taş duvarları arasında Osmanlı
medeniyetinin izlerini bulabilirsiniz.
İnsan Nurşin sultanlarının hayatlarını okurken ve bu
hayatlara tanık olurken onların gönüllerde nasıl kurabildiklerini,
kalabalıkları nasıl büyüleyip eşiklerine bağlayabildiklerini kolayca
anlayabilir. Kalplerindeki engin insan sevgisi, sözlerinin şaşırtıcı sadeliği,
yalınlığı yanındaki derinliği ve düşündürücülüğü, muhteşem heybetleri ile ters
orantılı alçak gönüllükleri görülür. Hayatlarının gece gündüzünü insanlara hem
manen hem madden iyilik edebilme hedefine adamış, yoğun ve asla çıkar gözetmeyen
tükenmez gayretleri derhal göze çarpmaktadır.
İşte Nurşin; kaynağını Efendimiz'den alan bir nur
silsilesinin dalga dalga yayılıp Abdurrahman-ı Taği Hazretleri, Muhammed
Diyaüddin Hazretleri, Şeyh Fadlullah Hazretleri, Şeyda Alameddin Hazretleri ve
Halk içinde Hak'la beraber yaşayan daha nice evliya yetiştiren bir ekolün
sembolü, manevi bir beldedir. Nurdan filizlenen, nurda son bulan bir halkanın
sahip olduğu bütün güzellikleri içinde barındıran bir iklimdir. Nurşin
kardeşlik, Nurşin birlik beraberlik, Nurşin insana verilen değer demektir.
Nurşin, insanlığı susuzluğundan kurtaracak kaynaktır.
Yorumlar
Yorum Gönder