EVRAD (Zikirler)








Evrad iki kısma ayrılır: Zikr-i celal (Allah lafzı) ve nefy ü isbat (la ilahe illallah) zikri. Zikr-i celal de aynı şekilde iki kısımdır: Birincisi sadece kalp latifesi ile yapılan zikr-i celaldir. İkincisi de diğer letaif üzerinde icra edilen letaif virdidir. 

1. Kalp Zikri

En az beş bin olmak üzere müride verilen ilk zikirdir. Herhangi bir nedenden dolayı eksik çekerse veya günlerce terkederse kazası gerekmez. 

Adabı

Mürid, abdestli olarak kıbleye karşı adap üzere oturur(ayaklar sol tarafa çıkarılır). Önünde iki tane tesbih bulunur. Birisi zikir çekeceği tesbih. Diğeri de ne kadar çektiğini belirlemek için kullanacağı tesbih. Beş bin zikir çeken kimse yüzlük tesbihi elli defa devir yapacağı için bunu belirlemek için tesbihlerden birisinden elli tane ayırır ve onu sol eline alır. Başına ön tarafını dizlerine kadar örtecek bir bez atar. Beyaz bez tercih edilir. Sonra gözlerini kapatır. 

Zikre başlarken, günahların kalbi sardığı, bu hâlle gerçek zikrin çekilemeyeceği, ilahi yardıma muhtaç olduğunu düşünerek 25 defa estağfirullah der. 

Peşinden 8 (sekiz) adet Fatiha okuyup 8 şart kısmındaki sırayla bağışlar; ancak hediye edilen Sadatların ruhlarından istimdat isteme yoktur. Kalbin uyanması, toplanması ve zikre hazırlanması için biraz (beş dakika kadar veya daha kısa) mürşid rabıtası yapar, mürşidden manevi destek ve feyiz bekler. Sonra, sağ elindeki tespihini elinin başparmağı ile orta parmağını birleştirip sol memenin dört parmak aşağısındaki insani kalbinin üzerine kor. Dilini damağına yapıştırıp şehadet parmağı ile tespihi hızlıca çevirirken kalbiyle Allah Allah Allah diye zikreder. Yüzlük tespihi sonuna kadar çevirince, diliyle kendi duyacağı bir sesle: "ilahi ente maksûdî ve rizâke matlubî" der. Bunun anlamı şudur: 'Allahım! Benim maksadım sensin, aradığım ise senin rızandır. Bunu söylerken, aynı anda bu sözünde sadık olmadığını, nefsinin yalancı olduğunu düşünür. Tekrar azimle zikrine devam eder.

Bu duayı her yüzden sonra söyler ve böylece tespihi elli defa çevirerek 5 (beş) bin virdi tamamlar.

 Virdin sonunda, amelimi hakkıyla yapamadım diye üzülür, Allah'ın rahmetine güvenir, zikir esnasındaki kusurları için 25 defa estağfirullah der ve gözlerini açar. 

Vird esnasında rabita yapılmaz, bu tehlikelidir. Virtte kalb sadece zikre bağlanır; alemlerin Rabbini zikrettiğini düşünür, bütün dikkatini kalbindeki zikirde toplar.
 
Zikr-i celalin keyfiyeti konusunda sadat-ı kiramdan birçok görüş nakledilmiştir. Bunlardan bazısı: Kalbin ''Allah'' lafzı yazısıyla nakşedilmesi, lafzı kalpte anmadan sürekli manasını düşünmek, manayı düşünmeden sürekli lafzı kalpte anmaktır. Hem lafız hem de manayı ise şöyle birleştirir: Önce zatın huzurunda olduğunu düşünür. Sonra bu düşüncenin gitmemesi için lafız ile kayıtlayıp kalbi zikre devam eder. Bu durum, manayı unutmamak için talebelerin ilmi metinleri sürekli tekrarlamasına benzemektedir. Bu sonuncusu zikrin asıl maksadı olan murakabeyi elde etmek için yapılan en güzel ve en çabuk yöntemdir. Burada sevap kazanma ve bela defetme düşüncesi yer almaz. 

Zikir esnasında müride gaflet ve vesvese hali gelirse, vesveseyi gidermeyi kendini zorlayarak zikre devam etmemelidir. Zira bu hal, durumu daha da zorlaştırıp karmaşık yapacaktır. Bu haline en uygun şey; kalbinin zikre devam ettiğini ve bu zikri unuttuğundan dolayı kendisine gaflet geldiğini bilmesidir. Böylece daha fazla üzüntüye kapılmaz ve zikrinden lezzet almaya başlar. 

Allah Teala, bir kulun kalbini gafletten uyandırıp ona huzur ikram ettiğinde kendisine birtakım alametler gösterir. Bu alametlerin en belirgini, kişinin günah ve mekruhlardan sakınıp nefsin hastalıklarından ve arzularından uzak durmasıdır. İşte bu durum letaif virdi vaktinin geldiğini gösterir. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

TESBİHAT

HATME DUASI

HOŞGELDİN YÂ ŞEHR-İ RAMAZAN