SEKIZ ŞART ADABI
Sekiz Şart Adabı
1.Tövbe niyetiyle normal abdest almak: Abdest alınırken yıkanan uzuvlarla işlenmiş olan günahlar hatırlanarak, Allah’tan (c.c) af dilenir.
2.Tövbe niyetiyle boy abdesti almak: “Yarabbi bu su nasıl benim bedenimdeki zahiri kirleri temizliyorsa sende ilahi nurunun vesilesi olan bu abdest ile günahlarımı öyle temizle ve beni affet.” diye yalvarmak.
3.Tövbe ve istihare niyetiyle iki rekât namaz kılmak: İlk rekâtta Kafirun, ikinci rekâtta İhlâs Suresi okunur. (Eğer Kafirun suresi bilinmiyorsa iki rekâtta da İhlâs Suresi okunabilir.)
4.Tövbeyi tekrarlamak: İşlenmiş günahlar göz önüne getirerek ve onlardan derin bir pişmanlık duyarak tövbe sözleri üç defa tekrarlanır; “Yarabbi, bütün yapmış olduğum günahlarımdan pişmanım. Keşke yapmasaydım. İnşallah bir daha yapmayacağım. Ben HAZRET, ŞEYH AHMED, ŞEYH MAŞUK, ŞEYH MUHYEDDİN, ŞEYH FADLULLAH, ŞEYH ALAMEDDİN’i kendime şeyh olarak kabul ettim.”
5.Yirmi beş defa Estağfirullah demek: Tövbe eden kişi; “Günahtan dönen sanki o günahları işlememiştir.” hadisi şerifini hatırlar ve Allah’ın (c.c) günahlarını da affederek tövbesini kabul ettiğine inanır. Ümidini korkusundan üstün tutar çünkü günahlarından eser kalmamıştır. Fakat işlemiş olduğu günahlardan dolayı kalbinde pas ve kir izleri kalmıştır. Bu izlerin affedilme talebiyle temizlenebileceğini düşünür ve yirmi beş defa “Estağfirullah” der. (İsterse bunu yetmiş beşe kadar artırılabilir ve her gün devam eder.) Bu istiğfar, kalp huzuruyla acele etmeden yapılmalıdır.
6.Sekiz defa Fatiha okunur her bir Fatihanın ardından şöyle denir: “İlahi Ya Rabbi okumuş olduğum Fatiha-ı Şerif’ten hâsıl olsan sevabı evvela Peygamber Efendimize (s.a.v) ve Onun Âl ve Âshabının ruhuna sonra sırasıyla büyklerin adı söylenir.
·Şah-ı Nakşıbend (k.s) ve Seyyid Abdulkadir Geylani (k.s) Hazretlerinin ruhuna hediye ettim kabulü vasıl eyle.
·Fatiha: Şeyh Abdulhalik Gucdevani (k.s), İmam-ı Rabbani (k.s) Hazretlerinin ruhuna hediye ettim kabulü vasıl eyle.
·Fatiha: Mevlana Halid-i Bağdadi (k.s), Seyyid Abdullah (k.s)Hazretlerinin ruhuna hediye ettim kabulü vasıl eyle.
·Fatiha: Seyyid Taha (k.s), Seyyid Sıbgatullah Arvasi (k.s) Hazretlerinin ruhuna hediye ettim kabulü vasıl eyle.
·Fatiha: Abdurrahman-ı Taği (k.s), Şeyh Fethullah (k.s) Hazretlerinin ruhuna hediye ettim kabulü vasıl eyle.
·Fatiha: Şeyh Muhammed Diyauddin (k.s), Şeyh Ahmed el-Haznevi (k.s) Hazretlerinin ruhuna hediye ettim kabulü vasıl eyle.
·Fatiha: Şeyh Maşuk (k.s), Şeyh Muhyeddin (k.s) Hazretlerinin ruhuna hediye ettim kabulü vasıl eyle.
·Fatiha: Seyda Fadlullah (k.s) ruhuna, Seyda Alameddin (k.s) Hazretlerinin ruhaniyetine ruhuna hediye ettim kabulü vasıl eyle.
(k.s): (kaddessellahu sırrehu)
7.Ölüm rabıtası: Sadatın himmeti vasıtasıyla feyzin hazır ve kalbin de buna kabil olduğunu, evlat akraba ve mal mülk gibi dünya alakalarının bunu elde etmeye engel olduğunu tasavvur eder. Bundan kurtulmak için ölüm sekeratında olduğunu düşünerek ölüm rabıtası (rabıta-ı mevt) yapar. Bu manada şöyle tefekkür eder: Yatağımda can çekişiyorum. Azrail (a.s) ruhunu almaya geliyor, Şeytan da imanımı çalmak üzere hazır bekliyor. Akrabalarım ve evladım etrafımda, mal ve servetim gözümün önüne geliyor. Anlıyorum ki; imanımı kurtarmak için Allah Teâlâ’dan başka yardımcı ve sığınak yoktur. Kalbimden O’ndan başka her şeyi silmem ve yalnız O’na yönelmem gereklidir. O’nun dışındaki her şeylere sadece O’nun rızası için yönelebilirim. Ben ancak Allah’ın (c.c) lütfu ve mürşidimin himmeti ile Kelime-i Şahadeti getirebilir ve bu dünyadan imanla ayrılabilirim. Elbiselerimi soyarlar ama günahlarımı üstümden soyamazlar. Cesedimi yıkayıp, kefenlerler fakat günahlarımı temizleyemez ve örtemezler. Cenaze namazımı kılarlar, günahlarımın bağışlanması için dua ederler. Ancak duayı kabul edecek olan Allah’tır (c.c). Cenazemi üzerinde taşırlar, fakat günahlarımı üzerlerine alamazlar. Sadece Allah (c.c) günahlarımı üzerimden kaldırabilir. Beni şimdi kabir denen karanlık çukura koydular. Münker ve Nekir meleklerinin sorularıyla baş başa kaldım. Yardım eden yok, ne akraba, ne dost, ne evlat, ne de mal. Ancak ve ancak Âlemlerin Rabbi olan Allahu Teâlâ’nın sevgisi şefkati ve merhameti beni bu durumdan kurtarabilir. Onun dışında her türlü sevgi ve bağılılık boştur.” Talip böyle düşünmekle her şeyden ilgisini keser. Sadece Allahu Teâlâ’nın (c.c) emrettiği ve izin verdiği işlere yönelir ve O’nun rızasını umar.
8.Mürşid rabıtası: Allah'tan başkasına yönelmenin, kör nefisten kaynaklanan bir hata olduğunu ve Allah Teala'nın en yüksek mertebede kendisine yönelinmeye layık olduğunu kalbinde yerleştirip idrak ettikten sonra, müridin kalbi vuslatullah yolunu öğrenmeye iştiyak eder. Allah'a vuslat ise ancak muhabbet ve marifet ile gerçekleşebilir. Muhabbet; kavuşma. ünsiyet ve görmeyi gerektirir. Müridin Allah Teala'ya olan marifeti, O'nun sıfatlarının gerektirdiği şekilde amel ederek, o sıfstların keşfolmasıyla gerçekleşir. Böylece günahlarla karşılaştığında azabın şiddetini hatırlayarak günahtan vazgeçer. Büyük günah işlediğinde ise rahmetin bolluğunu bilip ümit kesmez. Çok amel işlediğinde de Allah'ın el-Gani olduğunu hatırlayarak ameliyle böbürlenmez.
Bahsedilen bu hal, ancak taklidi imandan sıyrılıp kamil imana erişildiğinde gerçekleşir. Bu da taklitten ilme (ilme'l-yakin), ilimden görmeye (hakka'l-yakin) yükselmekle olur.
Kişi Allah'tan yüz çevirip gaflet içerisinde zikirle meşgul olduğunda, muhabbet ile marifeti nasıl elde eder? Böylesinin imanı da kamil olmayıp taklit üzere olur. İşte bundan dolayı kişi, kamil, mükemmil, muhib ve arif olan, tarikat ve hakikat işlerinde mahir bir şeyhe bağlanıp süluke girmelidir. Böylece ona tabi olarak muhabbet ve marifete ulaşır.
Mürid, kendisine rehberlik eden şeyhe mecazi olarak bağlanıp muhabbet beslemelidir ki onunla hakiki muhabbet ve marifete yükselebilsin. Bu durumu sağlamak için Nakşibendi büyükleri sekizinci olarak rabıta eseasını koymuşlardır.
Rabıta, hakikatte kalbin tam bir muhabbet ve cezbe ile mürşide bağlanmasıdır. Mürşide kalbini bu şekilde bağlayan mürid, onun hoşnut olduğu şeyleri bilerek veya sadece yönlendirmesiyle nefsinin arzularını terketmeyi başarır. Fakat bu bağlılığın kalpte bir şüphe olmaksızın meydana gelmesi gerekir. Rabıtadan maksat, müridin heybet ve ihtişamla üstadını zihninde hazır bulundurmasıdır. Bunu yaparken kabul edilme ümidi ile reddedilme korkusu arasında kalır. Son derece istimdad ve zorluk halinde olduğundan, uykusu bile sancılı bir hastanın uykusu gibi olur. Kabul edildiğinden emin olmadığı için rahat etmez, kesin reddedildiğini bilemediği için de ümidini kesmez. Bu sekiz şart mümkün mertebe gece tatbik edilmelidir ki mürid bu önemli hususları rahatça yerine getirebilsin. Teveccüh vaktine kadar yemez ve konuşmaz. Gece istihareye niyet edip uyur ki müjde veya uyarı niteliğinde rüya görebilsin. Böylece bu rüya ile müridin meşrebi ve eğitim mertebeleri keşfolunur.
Yorumlar
Yorum Gönder