SAHABENİN USULÜ


''Ya Rabbi! Senden sonu küfür olmayan iman istiyorum.'' hadisi şerifi ve Nisa suresinin ''Ey iman sahipleri, iman edin.'' ayet-i kerimesi hakiki imanı bildiren mukaddes lafızlardan sadece ikisidir. Esasında bu ayet, ''Hakiki imana kavuşun.'' manasındadır. İmam-ı Ahmed Hazretleri ilim ve ictihadda çok yüksek bir dereceye sahip olduğu halde, hakiki imana kavuşmak için Bişr-i Hafi (k.s) ve Zünnun-i Mısri (k.s) gibi evliyaların sohbetinde bulundu. İmam-ı Azam Hazretleri de, ömrünün son yıllarında Cafer-i Sadık Hazretlerinin sohbetinde bulunduktan sonra, ''Bu iki sene olmasaydı, Numan helak olurdu." yani "Hakiki imana kavuşamazdım.'' buyurdu. Her iki imam da ilimde ve ibadette son derece ileri oldukları halde, tasavvuf büyüklerinin sohbetinde bulunarak marifeti ve bunun meyvesi olan hakiki imanı elde ettiler. 

Dinimiz sohbetten ibarettir. Hz Peygamber (s.a.v.)'i gören, O'nunla (s.a.v) beraber olan ve bu imanla ölen kimselere verilen 'sahabe' adı sohbet kökündendir. Müekked bir sünnet olan sohbette hem sözlü eğitim ve tebliğ hem de hal eğitimi ve manevi yansıma vardır. Resul-i Ekrem (s.a.v), bütün dünyada İslam'ın şaşırtıcı bir hızla yayılmasıyla neticelenen hizmetini, sohbetle insanları yetiştirerek başlatmıştı. O'nun (s.a.v) sohbetiyle terbiye olan ve en şerefli nesil olma lütfuna eren bu insanlara Ashab-ı Kiram denilmektedir ki bu ifadenin bir manası; sohbetle yetişen, olgunlaşanlardır. 

Bu öyle muazzam bir ibadettir ki peygamberlikten sonra en yüksek mertebe olan 'sahabelik' mertebesine Allah Resulü'nün  (s.a.v) sohbetine katılmakla ulaşılır.

Dolayısıyla sohbeti terk eden, Peygamber Efendimiz (s.a.v)'in sünnetine, her yönüyle mutabaat etmiş olan büyüklerin yolunu terk etmiş olur. Çünkü büyükler ''Yolumuz sohbet yoludur.'' buyurmuşlardır. Doğrusu bu usül hem müridin terbiyesi için en tesirli yollardan biri hem de Nakşibendi yolunun esası ve temelidir. Zira bu aynı zamanda, Ashab-ı Kiram'ın sanat ve mesleğidir. Allah dostları ile beraberlik, onların nazarına da mazhar olmaktır. Buna manevi terbiye denir. Böyle bir beraberlik bütün hayırların anahtarıdır. Çünkü bu anahtarla gönülden gönüle ilahi sevgi akar, ruhlar feyzlenir. Bütün Allah dostları, kamil insanlarla sohbet etmenin önemi üzerinde durmuşlar ve bu gönül beraberliğinin manevi terbiye için şart olduğunu belirtmişlerdir. İnsan kimlerle sohbet ederse o kişilerin sevgisi kendinde gelişir. Müridin de ilahi sevgiye erişebilmek için sohbetlere devam etmesi böylece mürşidini had safhada sevmesi gerekir. Sevginin ne kadar önemli olduğunu Seyda Fadlullah Hazretleri (k.s) şöyle ifade eder: ''Bir insan Sadat-ı Kiram'ı sevmese, mürşidini sevmese, ben onların tarikatındanım  diye ne kadar derse desin, onların tarikatında değildir. Nasıl ki insan Resul-i Ekrem'i (s.a.v) sevmezse -haşa- ne kadar "La ilahe illallah Muhammeden Resulullah" derse desin makbul değildir. Aynı zamanda bir insan bir şeyhin tarikatına girdiği zaman, o şeyhi herkesten çok sevmesi, onun emirlerini halisane bir niyetle yerine getirmesi gerekir."

Rabbül Alemin; cennet bahçeleri olan sohbetlere müdavim olmayı, bu vesile ile kamil bir imana kavuşmayı cümlemize nasip etsin.

Nurşin Dergisi/11.Sayı

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

TESBİHAT

HATME DUASI

HOŞGELDİN YÂ ŞEHR-İ RAMAZAN